1 Aralık 2013 Pazar

Oh be!

Kasım da bitti a dostlar. Çekti gitti sessizce.
Büyük umutlarla başladı belki herkese, aradığını buldu muhakkak bazıları, bazıları için de hüsran oldu belki. Olsun. Olur öyle.
Yüz güldürsün yeter demiştim, bir kaç şey rica etmiştim ben de. Sağolsun. Yüz güldürdü, anı biriktirdi pek çok unutulmayacak. Tatmin etti elinden geldiğince, eksikleri kaldı o da farkındaydı belki ama, hoş gördüm. Elimdekiler için minnet sundum kendimce. 
Sonra, gittiii.
Kaldık kara kışa.
Artık çok karım kışım da yok ama, neticesinde resmen kış aylarına girdik bugün itibariyle.
Koştur koştur 'yeni ay' yazısı yazmak değildi de yine derdim, görünce takvimi alakoyamadım kendimi.
Karşılayayım dedim caanım ay'ı.
Sevindim sonra,
Kış ayları vıcık vıcık duygusallık kokmayacak, en azından sonbahar kadar değil, dedim.
Aşk arayanlar biraz olsun durulacak bahara kadar,
Ölecek doğa,
İskeletler kalacak geriye,
Ve koyu kahverengiler bol miktarda gözümüze batacak.
Dumanlar çıkacak içimizden, hoh'layacağız ayazlarda. Hala.
Soğuktan kızaracak ufakların burunları, elleri. Ama oyundan vazgeçmeyecekler.
Hiçbirimiz vazgeçmedik çünkü zamanında.
Kıpkırmızı olana kadar koşturduk sokaklarda. Soğuk acısı denilen şeye karşı koyduk umarsızca.
Sonra saklanacaklar kediler, köpekler, kuşlar.
Diğerleri de uykuya dalacaklar, derin bir uykuya.
Karıncalar sefa çatacak, ateş böcekleri sızlanacak.
Kestaneler pişecek sobaların üstlerinde.
Daha fazla çay içecek insanlar.
Şehrin boş kalabalığı evlerine çekilecek.
Sonrası sessizlik.
Kış sessizliği.
Ölümün sessizliği belki de.

Ve kış ayları insanın kendini dinlemesi için dizayn edilmiş gibi gelir bana.
Başka seçenek yoktur çok da, en cazibi kendini dinlemektir. Dinlenmektir.
Her canlı için böyle gibi aslında.
Fırtına öncesi sessizliği yaşar doğa.
Yaşarız.
Yaşayalım.

Temennilerimiz, ricalarımız ise; 
Aynıdır sevgili Aralık.
Danış Kasım'a, Ekim'le istişareye gir.
İşte bu kadarcık,
Kafi.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder