4 Aralık 2013 Çarşamba

Kendim Gibi

Kafamı böylesine dolduran belki de anılarımdır, diye düşündü kız. Tekrardan hatırladı teker teker.
Döktü masasına hepsini.
Bazıları henüz çok yeniydi, bir kaç aylık.
Bazıları lise yıllarına aitti. 4 kocaman seneyi kapsardı.
Büyük bir kısmı çocukluk dönemindeydi. Onlar en sevdiklerindendi.
Hele şu 3-5 senede biriktirdikleri... 
Epey vardı. Çokçaydı. Amma da biriktirmişti.
En hüzünlüleri, en eğlencelileri, en mutlu anıları, en kızgınlıkları, öylesine anılarıydı kafasında dönüp dolaşanlar, dolup taşanlar, dökülenler.
Mesela her gece yatmadan bir anı takılırdı kafasına, yaşardı o anları, tekrardan. Yine, yeniden.
Ama her gün yapardı bunu kız.
Ve her gün de bir yeni anıya uyanırdı.
Bazen öylesine anlar rüyasına girer, uyanınca bir süre meşgul ederdi kafasını, hatırlayana kadar çıldırırdı. Sonunda hatırlardı. Kurtulurdu çıldırmaktan.
Kısa süreli bellekten sadece önemlileri atıyorduk sözde uzun süreli belleğe, diye kızardı kendi kendine, o adamlara kızardı.
En saçmaları neden uzun süreli bellekteydi ya da niçin birden gelirdi akla da meşgul ederdi.
Bunla ilgili de açıklamalar vardı şayet, olmasındı. İstemiyordu daha fazla açıklama.
Bir mekanizma olmalıydı, anıları silecek bir mekanizma.
Yer açmalıydı çünkü kafada, yeni anılara yer her zaman bulunur muydu?
Bulunmasına bulunurdu elbet ama o anıların dolup taştığı kafayı minyon bir kız tanışıyordu, ağırdı artık. Çok ağır.
O yüzden temizlemek istiyordu kız anılarını, yapamıyordu.
Ahh, anı silici olmalıydı, diye söylendi yine kendi kendine. Olsaydı!
Aynı kız silkindi.
Sonra korktu birden, yerinde istekler değildi bunlar. 
Zaman zaman aklına gelip isterdi böyle ama her seferinde de korkardı sonunda.
Çünkü ne kadar dolup taşsa da kafasından anılar, burnundan aksa da, kussa da yeri geldiğinde 'unutmak' berbattı.
En berbatı unutmaktı.
Yine bir ikilemdi önündeki kızın.
Biraz anılar silinsin kafam hafiflesin derken, sonra unutmanın berbatlığını hatırlamıştı. İyi olmamıştı.
Biriktiği yere kadar biriksinler o zaman, dedi kız. Belki bir 30 yıl daha birikirler he?
Unutmaktan iyidir, dedi. Saatin geç olmasından mütevellit pes etmişti belki de. Belki de anlatası, yazası kaçmıştı.
Bilmiyordu.
Hem zaten anılar oluşturmuyor muydu 23 yılını, yaşını.
Daha da oluşturacaktı.
Daha en'li anılar olacaktı hem de. Yani büyük ihtimal öyle olacaktı.
Sonra kırılıp dökülecekti nasılsa o anılar birer birer.
Dökeceklerdi.
Şarkı öyle diyordu.
Kızın anıları da çok şarkılıydı mesela. Her anıya bir şarkı atamıştı zamanında.
Böylece hiç unutamıyordu işte hiçbir anısını.
Kendi yapmıştı.
Kendi buluyordu.
Oh olsundu ona.
Oldu da.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder