23 Aralık 2013 Pazartesi

Kuşlar

'' ... Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı Simurg yani nam-ı değer Zümrüd-ü Anka, Bilgi ağacının dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş. Bu kuşun özelliği gözyaşlarının şifalı olması ve yanarak kül olmak suretiyle ölmesi, sonra da kendi küllerinden yeniden dirilmesiymiş. Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. 
Kuşlar dünyasında bir şeyler ters gittikçe onlar Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş... '

Devamı yok.
Ama biliyoruz ki Simurg var, evet, bir yerlerde. O zaman o kuşlar için de hala umut var. Kurtuluş mümkün. 
-Lakin kaybolan inançları da var bir yanda.  Kaybedilmiş inançlar nasıl olur da bulunur tekrardan? Kaybolmuşlar. Birden. Çoktan kaybolmuşlar.
Dememeli ama.
Aramalı, bulunmalı yolları.
+Kuşlara öğretmeli bunları. Bildiğimizce kavratmalı.
Mühim oldukça. Öğretilmeli.
Sonra da,
Bir tüyün peşinden koyulmalılar yola o kuşlar. 
Ne kaybederler?
-Her şeylerini.
+Belki de hiç bir şeylerini.
O zaman?
...
Ben kuş olsam mesela koyulur muydum yola?
Üstelik inancını kaybetmiş bir kuş olsam?
Cevap:
Bilinmezlik.
Bir kuş değilim çünkü.
Olamadım hiç.
Keşke'dir içimde sadece.
Sahi bir 'keşke.'
...

                                                              Ve kuşlar demişken,
                                                                          Yine;





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder