15 Aralık 2013 Pazar

Gece Fetişistliği

Bir kız varmış garpta. Gecenin gündüzün devamı olmadığına inanan bir kız.
Gün ne kadar ayrıksa geceden, başkaysa,
Gece de aslında o kadar başkadır günden, dermiş.
İnsan içinde demezmiş ama, kurmazmış cümlelerini insanlara.
Geceyle konuşurmuş o kız, güne de genellikle söylenirmiş.
Hele ki uyandığında ilk gördüğü penceresinden sızan bir parlıklıksa güneşin, daha çok söylenirmiş ona.
Güneş çünkü lazım değilmiş bu ara. Kız lazım olduğunda severmiş güneşi.
Soğuk bir kış günü, evden de çıkmıyorsa havanın güneşli olmasının bir manası yokmuş kız için.
Gece olsun diye beklermiş öyle günlerde, 
İş bulurmuş kendine, geceyi beklermiş gelsin diye.
Gelirmiş sonra gece,
Hiç bekletmezmiş gelişleri,
Oh çekermiş kız.
...
Herkesin evlerine çekilmesini severmiş, herkes evlerine çekilsin istermiş.
Sonra da o sessizlikmiş kızın sevdiği.
Gecenin sessizliği.
Ufacık genleşmelerin bile gürültü sayılacağı sessizlikleri severmiş.
Kendi nefes alıp verişini duymak istermiş kız o sessizliklerde, onu severmiş.
Yaşam işte bu nefes alış verişlerde, dermiş.
Gün bunu fark ettirmezmiş kıza, gün hep kendi derdindeymiş, hep.
Ama gece tersiymiş işte, her şeyin tersi, dinle, dermiş kıza.
Bugün de bir şölen var gökyüzünde, izlesene, dermiş.

Kendi gibiymiş gece,
Sessizmiş.
İnsanlık gibiymiş bir de, 
Karanlık.
Ama bütününde sevdiği tüm o şeylermiş, gece.
Ondan,
Severmiş.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder