13 Aralık 2013 Cuma

?

Ve serüven başlar...
Tam ve sağ doğumla.
Büyürsün sonra, başlarda hızlı hızlı büyürsün acelen varmış gibi. Gelişir, olgunlaşırsın zamanla.
Çocukluktur, ergenliktir, gençliktir, ilk yetişkinliktir derken geçer gider. 
Rollerin sayılamayacak kadar fazlalaşır.
Başlarda sadece bebekken, torunken, kız çocuğu iken çocuk olursun, liseli sonra, genç kız...
Yetişirsin aslında yetişmek istemeden.
Tekrardan bakarsın rollerine şöyle bir.
Artık toplum için bir işsiz,
Bazı teyzeler için ev kızı,
Birileri için yabana gelin gidecek yavrucak,
Bazıları için bilirkişi, bazılarına göre işe yaramaz,
Kimi çocuklara göre matematik, türkçe, fen bilgisi, resim, müzik, ingilizce, din kültürü biraz da sosyal bilgiler öğretmeni,
Yukarıdaki amcalara göre de buna benzer şeyler belki, altı üstü öğretmen, ama atanamayanından,
Bazılarına dost, bazılarına arkadaş,
Saygıdeğer ÖSYM' ye göre sanatçı, hukukçu, arkeolog, psikolog, filozof, antropolog, tarihçi, coğrafyacı, iletişim uzmanı, sosyolog, çevreci, bilim adamı, entellektüel...
Anne-babaya göre kız evlat,
Kardeşlere abla'sındır. 
Düşündükçe çıkar insanlara karşı takınılan roller.
Peki ya kendine göre nesindir?
Rol nedir?
En büyüğü ya da en gerçekcisi hangisidir?
Kişi hepsi midir? Yoksa aslında hiçbiri de değil midir?
Lütuf mudur bunca yüklenen rol, yoksa eziyet mi?

Aslında kişi kocaman bir soru işaretidir.
Ve sorular, hep sorulardır kişi.
Hayatı boyunca sorularına cevap arayacak olan ve çoğu kişiye de cevap bulacak, tek kişiye cevap olacak olandır.
Sorular oldukça var olacaktır.

Ama bilinir, Edip'e sorulan sorular gibi olmayacaktır sorular, cevapları bilinmeyecektir belki de.
Belki kendi sorularına da cevap bulamayacaktır.
Sonunda iki kelamdan biri çıkacaktır dilinden, dudaklardan dökülmesi muhtemel iki sözden biri, iki sayıklamadan teki...

Keşke ya da iyiki.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder