13 Ekim 2013 Pazar

İsyan mı? Haşa.

Ama, yok efenim.
Kabul etmiyorum. Edemiyorum. 
Yazmak mutsuzluktan falan değildir. Benzeri bir çok şeyden ötürü olabilir ancak benim onlara verdiğim isim 'mutsuzluk' değil. 

İlkokul yıllarında günlüklerle, kompozisyon konularıyla, şiir yarışmalarıyla başlayan yazma serüveni asla mutsuzluktan değildi. Hiç öyle olmadı.
O yıllarda resim de yaptım mesela ben, hem de çok yaptım ama aynı zamanda yazdım da.
Hep yazdım, çok yazdım. 
Bazı büyüklerim o yıllarda yazardı, şimdilerde ise daha çok resim yapmak istiyorlar, resim yapıyorlar.
Mutsuzlar mıydı zamanında? Şimdi mi çok mutlular?
Belirsiz mi?
Şair amcanın dediği gibi mi? yoksa diye düşüncelerle dolmaya başladı işte kafam.
Mutsuz insan mı yazardı? Resim yapmakta mıydı mutluluk?
Ama hayır efenim, öyle değil işte. En azından benim için asla öyle olmayacak gibi.
Çünkü çok geçmişte, ilkokul yıllarında bıraktım resim yapma yetimi. Şimdilerde kitap, defter kıyılarına çiziklerim var sadece, hepsi anlamsız ve sıkıntıdan yapılan.
Ya mutluluğum? İlkokul yıllarımda kalmadı tabiki.
Ya yazmalarım? Onu asla bırakmadım ben. 
Çok mutlu olduğum zamanlarda da, mutsuzluktan kahrolduğum zamanlarda da yazdım. Kanıtlarım ellerimde.

İşte şair amca; sen şöyle demişsin amma:

“Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazmaz.
bu yeryüzünü olduğu gibi görmeme engel olan
ve bana bu yeryüzünü cehennem eden
bu yazmak eyleminden kurtulduğum,
mutlu olduğum bir tek şey var: resim yapmak.”


Aslında böyle değil gibi. Gerçekten.
Üzgünüm ben.
Yine de bir tanesin şair amca, güzel demişsin sen. Çoğu kişi için böyledir belki de.
Ben istisnayımdır. Kaideyi bozmam.
Kaideleri bozmayı sevmem de zaten. Kalsınlar öyle.
Ben de yazan ama mutsuz olmayanlardan olayım sadece. Öyle kalayım.
Mutsuz olmayan, biraz sıkıntılı takılan.
He?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder