26 Ekim 2013 Cumartesi

Bu da benim kafam

'Yazdım, yazmasam ağlayacaktım' kafalarından yine. Aslında bazen olur öyle. Dert değil.

Birkaç gündür biriktirdiklerin zaman kollamaktadır,
Yazarsın, hiç fırsat vermezsin, çünkü bilirsin ki fırsat verirsen devamı gelir.
Hep gelmiştir.
Ve işte bir dizi başlangıcında fırsatını bulur dökülmek isteyip de dökülemeyenler.
Rahatlar, özgürlüğüne kavuşmuşlardır artık.
İyi, dersin. Dökül bakalım, dök içini.

Üzülürsün sonra, ama çok üzülürsün, lafta bir üzüntü değildir. Derindir, çok derin.
Dizide izlediğin bir kesittir şu anına neden olan. Ve derininde bağdaştırdıkların, kurduğun bağdır. 
Vedalaşma vakti gelmiştir. Aslında vedalaşmadığın için huzurda olduğunu anlarsın, ama vakti gelmiştir işte. 
Huzursuzluğun vaktidir bazı vakitler.

Vedalaşmalar işkencedir bünyene, nefret edersin. Acıdır, tarif edemezsin, anlatamazsın.
Bir dizinin kahramanlarıyla vedalaşmak bile öyledir bazen.
Geride bırakıyorsundur çünkü, 
O dizi kahramanlarıyla birlikte kurduklarını, yaşadıklarını, anılarını, geçmişini geride bırakıyorsundur. 
Acıdır işte geride kalanları geride bırakmak, 
Biraz acı.
Vedasıyla hatırlattıkları vardır çünkü, daha da acı gelir öylesi.
O karakterlerle ilk tanıştığın gün gelir aklına, nasıl güldüğün, gülerek unuttukların gelir hatırına. 
En zor zamanları atlatmışsındır onlar sayesinde, minnet borçlu hissedersin.
Vedalaşmak istemezsin, vedalaşmalar çoğalmasın istersin.
Ama zamanıdır...

Ve veda edersin işte, elveda dersin.
Yarım kalan işi bitirirsin.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder