19 Eylül 2013 Perşembe

Deliye vurdum.

Deliliğe vurdum bir de.
Kimsenin harcı değil konuşma isteğiyle ölüp biterken saatlerce susmak. Gerçi konuşmak istesem de tam anlamıyla deliliğe vurmuş olurum da. Kendi kendime hani. Bir sonraki aşama o. 
Şimdilik deliliğim yazarak. Buraya, oraya, başka yere. 
Ve kafamın içindekiyle uzun uzun sohbetlerim var bir de. Bak onu çok seviyorum. Herkes sussa da, tık çıkmasa da o durmuyor. Konuştukça konuşuyor. 
Ya da benim bünye dışa vuramayınca konuşmaları içte o şekilde patlatıyor.
Ama iyi, o da susarsa fena.
Hem bu zamanlarda herkes biraz deliye vuruyor'muş. Var böyle bir kaç insan daha. Ama iyilerdir,iyi.
Deliler zaten iyilerdir ki. Ya da deli ruhlular. 
Hepimiz biraz öyleyiz sanırım. Öyle olmayanlar? Ne sıkıcı. Felaket.

Sessizlik. Ama öyle bir sessizlik ki.
Ben mesela bayılırım sessizliğe.
Lakin bu sessizlik bana bile fazla bazen. Çok fazla. 
Pencereyi hafif aralayıp dışarıyı dinliyorum, 
Şükür, diyorum. Sesler oradalar hala.
Ama bazı günler var, gri günler. Yağmur patlayacak belli ama patlamıyor da. Herkesler evinde. Ve biraz da serin ortalık, çocuklarını çıkarmıyor analar.
İşte o günlerin sessizliği korkutucu. 
Bugün de onlardandı. Ama akşam saatlerinde batmadan önce güneş gösterdi yüzünü.
Sevdim onu,tekrardan. Sıkıntımı aldı biraz. Görmesem belki akşamım daha kötü geçicekti. Bilmiyorum.
Daha kötü geçmedi. Sevdim akşamı da. Sesliydi çünkü. Şuanki gibi değildi.
Sonra kanaat getirdim ben bir kaç şeye daha. 
Büyüdük, yetiştik ya sonuçta.

He bir de,
'Arkadaşlar iyidir.' 
Hep iyi olmuşlardır benim için.
İyiki'dir.

Bu akşamlık yeterince vurdum deliliğe. Vursalar keşke diğerleri de gerginlikten patlamadan hani.

Ve biz artık çok iyi biliyoruz ki herşeyin başı sinir, stres.
Yapma.
Yapma!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder