28 Eylül 2013 Cumartesi

''Çocukluğumun akşamları çıka gelin, acıktığımı unuttum.
Aklımda ne vardı şimdi, ne isyan ne sinkaf ne halt unuttum.
Mahallenin küçük yıldızı, köpeklerin çobanı,
Uzaklarda kaval sesleri, sevdalıların dumanı.
Soğumuş bir tas çorbadır hayat, doydum
Ben unuttum, sen de unut.


Unutmak çok kolay,
Ateşte yürümek kolay, ateş kül oluyor zamanla,
Çok kolay unutmak.

Her yol bizim eve çıkardı, koşaradım geç vakit, unuttum.
Gecelerin bir hüznü vardı, artık gündüzün de var, unuttum.
Uzun kara bir çocuktu aşk, götürdüler astılar.
Kör bir terzinin makasıyla hayatı daralttılar.
Açtım televizyonu baktım, bir çok maymun .
Ben unuttum sen de unut.''

Demişler ya şarkıda. 
Kolay mıdır sahi? 
Sanmam.
Hele ki unutan yerleri hasarlıysa insanın,
Mümkün değil kolay olması.

Mesela ben unutmam bazı tarihleri. 
Sonbaharları, ilkbaharları, bazı yazları, bazı kışları unutmam.
Barındırdıkları ayların bazı günlerini hiç unutmam.
Bugün onlardan sadece bir'i.

Anılarım kıymetlidir, unutmam.
Anı'sına yazarım sonra,
Sadece anısına.

Ve dinlerim.
Hep yaptığım ve yapmaktan zevk aldığım yegane şeyi yaparım,
Dinlerim.
Ben dinlemeyi severim.
Bir zamanlar ne dinledim be hey, derim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder