11 Eylül 2013 Çarşamba

Bir kaç gündür fazla Tanju Okan kokuyor bu şehir. Şarkıları, tınısı, boşvermişliği, denizi, mehtabı, şarabı. 
Henüz Tanju amca kadar boşvermesem de severim onun havasını, arada bir uğrasın isterim ve uğrar. 
Belki 23 erken şöyle 35' de mi acaba? derim sonra,
Ama uğruyor işte şimdiden, sevdiğimdendir diyorum, sevdiğimden.

O havanın anlık uğramaları oluyor dedim ya bana. Yine bir uğradığında tesadüf bu ya 'deniz ve mehtap' diyor Tanju amca. Denizimde mehtabımda karşımdayken.
Onca gürültü ve kalabalık arasından duyuyorum, sesi arıyor gözlerim,
Sonra görüyorum ki minik bir tekneden geliyor ses. İçim rahatlıyor, ordan gelmedi zaten diyorum. Müşteri çekmeye çalışan dandirik mekanlardan değil.. Seviniyorum.


İnsanlar kendi dertlerindeyken ben kendimi dinliyorum. Ama aynı zamanda başkalarını da dinlermiş gibi yapıyorum. Zor iş, aferin kız, diyorum kendime. Bravoo.

Aklıma geliyor sonra bir şairin demek istedikleri; 'gerçek dünyadan ziyade düşlerinde yaşayan insanlar'.
Öyleyim zaman zaman diyorum, hak veriyorum, söyleşiyorum kafamda dakikalarca. Sorularla irkiliyorum sonra.
Ah gerçeklik.

Başka bir farketme anı yaşıyorum sonra, peşi sıra gelen şarkılar susmuş.. Gürültü kalmış geriye. Gezegenin o aptal sesleri. 
Ve muhabbetlere kulak veriyorum,
Sonra eşlik eden herşeye..
Gerçekte muhteşem olmasa bile kafamda yaşıyorum muhteşemliği, diyorum.
Müsterih oluyorum.
Bir müddet.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder