21 Ocak 2014 Salı

Yılbindokuzyüzbilmemkaç

Duman dolu bir oda. Sigara dumanı.
Gözleri yanıyordu miniğin, yaşarıyordu peşi sıra. 
Akşam yemeğinden sonra yanmaya başlayan sigaralar sönmek bilmezdi gecenin bir vakitlerine kadar. 
Günlerden cuma.
Ertesi gün okulun olmamasından mütevellit geç yatacaktı minik de. Dinledi büyüklerin o çok merak ettiği sohbetlerini. 
Belediyenin sorunlarından başlayan muhabbetler bir süre sonra akraba dedikodusuna dönerdi ve diğer serzenişler gelirdi onların da peşinden.
Eh be, derdi. Anlamazdı ama dinlerdi. Uyuşurdu dinleyerek, uyuştururdu kendini.
Gözleri yaşarmaya devam ederdi, bir şey demezdi. Arada antreye çıkar, belki de pencereyi açtırırdı ufak sızlanmalarla.
Lakin sönmezdi sigaralar. 
Uzun süre de sönmedi sigaralar ve hep gözleri yandı miniğin. 

Zamanlar geçti, dumansız hava sahasıydı artık evinin salonu.
Memnun muydu şimdi o minik?
Artık bir minik olmadığından umursamıyordu, bu durumu da umursamadı. Minikliğinde umursanmayıp nasıl dumanaltı yaşadıysa bazı geceleri, öyle umursamıyordu işte dumansız hava sahasını da. 
Fark etmezdi.
Etmedi.
Üstelik bazı sigara içen adamlar başka geliyordu artık gözüne, çok başka.
Ama söylemiyordu da ulu orta.
...

Ve sigara demişken, gecenin tüm güzellikleri bugün, filmdeki o güzel adama.

http://www.youtube.com/watch?v=3RytMPsI3NM

2 yorum:

  1. Sigara icen aadamlara hangi gozle bakiyor?
    Merak ettimm.ayrica ulu orta yer degil burasi,soyleyebilirsin;):)

    YanıtlaSil
  2. Çok da merak edilesi değil aslında. Ayrıca genelleme yapmamakta fayda var, 'bazı' diye belirtilmiş.:)

    YanıtlaSil