12 Ocak 2014 Pazar

Şikayet

Bir değil, üç değil, beş değil, yedi de değil, on.
On farklı konuydu söz konusu.
Belki de daha fazla.
Rüyaları.
Konu bütünlüğü yoktu, bir gecede on farklı konuda rüya görebilme kapasitesine sahip bir bilinçaltı vardı. Bu bir rahatsızlıktı. Bir rahatsızlık olmalıydı. Zaten rahatsızlık da hissediyordu uyanmaların başlangıcında. Lakin geçiyordu gün içerisinde. Çünkü kafasını rahatsız edecek başka konular bulmada üstüne yoktu.
Nefret ediyordu bu özelliğinden.
Yere batsındı.
Sahi doktor bey... diye başlamak istediği sözler aklına geliyordu. Vazgeçiyordu.
***
Gün kızıla çalmak üzereydi, az sonra çalacaktı kızıla, az kalmıştı.
Hafif esinti hissediyorlardı. Lodos olmalıydı.
Büyükçe bir bankta oturuyorlardı. Yan yana.
Bank, büyük kütüklerin birbirine eklenmesiyle yapılmış alelade bir şey gibi ama aynı zamanda da oldukça rahat, genişti.
Bir söğüt ağacı vardı tepelerinde, evet evet, o söğüt ağacı olmalıydı.
Hışırtısını hissediyorlardı yaprakların. 
Mevsimlerden de sanki yaz sonu gibiydi, renkler ve hissettikleri onu andırıyordu.
Önlerinde eğimli bir taban uzanıyordu, ayaklarının altından ileriye doğru, yeşilce, dalgalı bir şekilde.
Ve konuşuyorlardı, o eğime bakarak sadece.
Konu, konular bulmuşlardı. Gerekli-gereksiz pek çok konu. 
Konuşuyorlardı.
Kız olan duraksadı önce, ani bir hareketle ellerinin içine aldı diğerinin ellerini. 
Sessizlik oldu bir süre, 
'Nedir?' dercesine baktı oğlan. 
'Hissetmek istedim sadece' dedi kız biraz mahçup yavaşça çekti ellerini kendine. Gülümsedi diğeri.
Bir atakla diğeri almıştı bu sefer kızın ellerini avuçlarının içine. Durdu bir süre öyle.
Gülümseme sırası kızdaydı. 'Nedir?' bakışını bu kez o attı ortaya.
'Hissetme sırası şimdi de bende' diyerek sustu diğeri.
Ellerinde esintiyi hissediyorlardı, ılıktı...
Sonra soğudu birden, ani oldu bu da çokça.
Ve hop!
Yumulmuş soğuk ellerini gördü ilk olarak kız. Epey soğumuştu elleri.
Rüyaydı. Geri uyusa devamı gelmeyecek bir rüyaydı üstelik. Biliyordu.
Genelde istediğinde getirirdi rüyaların devamını ama böylelerinin olmazdı öyle. Denemezdi de genelde.
Hohladı ellerine biraz, ısıttı.
Hop!
Sonra uyandı.
Yine.
Daha sonra da,
YİNE.
***
Hiç rüya görmeyen insanları hatırladı.
Acıdığı, insan nasıl olur da rüya görmez, diye mütemadiyen örselediği insanları.
Yine de onlar mıydı en rahatı?
Belki de.
Hiç'lik bir çeşit rahatlık olabilirdi.
Ya da rahatsızlığın ta kendisiydi.
Bunu da bilemedi.
Şikayeti vardı.
...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder