6 Ocak 2014 Pazartesi

Bir Çocukluk Hüznü

6-7 yaşlarında olmalıydı o zamanlar. Mevsimlerden yazdı. Şort giydiğini hatırladı atlet vardı üstünde de. Erken uyanmıştı. O yaşlarda erken uyanılırdı. 
Oda penceresini açmıştı annesi ilk iş olarak. Masmavilik uzanıyordu gökyüzüne ve ılıklık giriyordu pencereden.
Sarılıklar doldurmuştu binaların görünen yerlerini. 
...
Bir gün önceden geleneksel fuar ziyareti yapılmış, lunaparkta oyuncaklara binilmiş, hayvanat bahçesi gezilmişti.
Ve kocaman renkli uçan balonlardan almıştı annesi bir de ona. Tüm gün elinde onla gezmişti. Otobüste patlar diye çok korkmuştu, tüm söylenmelere, balık istifi hizaya rağmen patlamamıştı balonu. Yolda sallarken oraya buraya çarpıyordu ama patlamıyordu. Patlamayan balon muydu yoksa? Bilemedi.
Eve getirebilmişti sonunda, odasına bırakmıştı. Tavana yapışıvermişti balonu. İpinden geri geçiyor sonra yine bırakıyor tavana yapıştırıyordu. Çok hoşuna gitmişti.
Hiç patlamasın istedi.
...
Günün sabahında uyandığında tavanda asılı kalan balonunu görmüştü ilk, gülümsemişti içten.
Biraz hava alıp elini yüzünü yıkayıp gelmişti hemen, balonuna baktı, lakin yerinde yoktu.
Aradı küçücük odada aranabilecek her yeri. Diğer odalara, antreye bakmıştı, yoktu.
Çok sevdiğinden balonunu, annesinin ya da kardeşinin saklamış olabileceğini, böylece bir şakayla karşılaşacağından emin gibiydi.
Tüm uğraş ve aramalarına rağmen bulamamıştı. Açık pencere dikkatini çekti sonra.
Biraz durgunca söyledi annesi. 
''Uçmuştur pencereden rüzgarla birlikte.''
Duyduğu en acı cümlelerdendi o zamanlar. Öyle gelmişti. Ağlatmıştı çünkü. 
Nasıl uçardı? Neden uçardı? Madem uçacaktı neden açıldı o pencere?
Çocuk aklıyla pek üzgün sordu durdu, tatmin edici değildi cevaplar. 
Pencereye çıktı yeniden.
Baktı gökyüzüne uzun uzun, görünürde yoktu.
Mavilik vardı alabildiğine, 
Ne tarafa uçtu kim bilir, diye düşünüyor üzülüyordu. Geri gelir belki diye ümit ediyordu, gelmeyeceği çokça anlatılmasına rağmen.
Çocuktu. İnançları katı, inanmadıkları da bir o kadar katıydı.

Neticede uçan balonu büyük bir hevesle uçup gitmişti. 
Gökyüzüne hevesli, uçmaya hevesli bir balonun hikayesi...
Hüzünlü bir anısıydı eskilerde kalan,
İlk kaybedişiydi belli ki o balon.

Aklında kalan ise balonun rengi bile değildi.
Mavi gökyüzü ve hüzündü o anının anahtar kelimeleri.
Başka hiç bir anısında böylesini istemediği.
...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder