24 Kasım 2013 Pazar

*

Diyorlar ki dağılıyormuş kara bulutlar, gün aydınlanacakmış yakında üzerimize. Geride kalacakmış dertler, sıkıntılar, kederler.
İnanmalı mı diyenlere?
Ben bilirim ki diyenler genel düşünmez, hepimiz için demezler bunları. Kendileri için öyledir. İnsanoğlu bencildir çünkü. Çok bencil. 
Olmayan varsa beri gelsin.
Ama gelemez kimse. Yoktur çünkü öyle bir şey öyle bir iki ayaklı düşünengil.
Gün doğuyorsa o'na doğuyordur sadece, kendi ve kendi gibilere. Hiç onlardan olmamışlara  ve olmayacaklara gün yine aynı doğacaktır. Kara bulutlar daha duracaktır. Belki ara ara açacaktır hava, keyif dolacaktır içe. Ama bulutlar duracaktır durdukları yerde. Gidecekleri de bellidir gerçektir aslında, lakin vakti? O biraz belirsizdir. Şimdi değildir, yakında değildir.
Bizler her zaman yakında gitmesini umarız o kara bulutların, en kısa vakitte gitmeli deriz. Öyle umut ederiz, temennilerimiz o yönde olur.
İnanırız belki söylediklerimize, belki de en çok biz yadırgarız. Hadi oradan, deriz içten içe.
Bekleriz işte, sadece bekleriz.
Ve kara bulutlar kimler için dağılmış onları izleriz. Hep izlemişizdir çünkü. Zevk almasak da izlemekten, izlemişizdir. Zoraki bir samimiyetle izlemişizdir.
Evet, insanoğlu aslında samimi falan da değildir bazen. Hele bazı durumlarda hiç değildir.
Her şey büyük kandırmacalardan ibarettir aslında. Biz kanarız çoğu zaman, kandırırız zamanı geldiğinde de.
İki ayaklı düşünen canlıların entrikalarından ibarettir ortalıkta dönen.
Ama azizim çaktırmamak gerekir. En rahatı öyledir çünkü.
Belli etmezsen bir şeyleri senden mutlusu senden iyisi senden mükemmeli yoktur evrende.
Ve kaşırsan sırtlarını, sıra senin sırtına da gelir günün birinde.
Sistem böyle işler öyle mi?
Açıkcası iğrenç, ama öyle, derler.

Bazen düşününce derim ki, belki de ücra bir köşede yaşamalıyız hepimiz. İmkan olsa, derim en güzeli öyle.
Girdikçe insanların içine ve çözdükçe oyunu miden kaldırmaz çünkü. Kaldırabilene aşk olsun.
Ama az buz da değildir hani, çözerler oyunu ve kurallarına göre oynarlar onlar. Sonrası selamet.
Ya da azizim boşvermeli sistemi, oyunu, entrikaları, onu, bunu. Herşeyi boşvermeli, diye düşünürüm.
Biraz daha kara bulutları izleyelim, az daha.
Sonra düşünelim yüz güldürenleri, hatırladıkça gülümsetenleri...
Köşemizde bekleyelim devamında.
Dağılmasını bekleyelim kara bulutların.
Belki, belki sonra yaşarız yine ücra köşemizde.
Sessiz sedasız. Kendimizce, kendimizle.
Ama yine ciddiye alarak yaşamayı.
Hayallerimizdeki gibi.
Şiirdeki gibi.
Yani yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
Yani bütün işimiz gücümüzü 'yaşamak' yaparak.
Mümkün olabilecekleri mümkün kılarak.
...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder