19 Mart 2014 Çarşamba

Kafein

Yer vardı bir adet, bir de ideal yerler.
Düş vardı bir adet ve tabi daha idealleri.
Korkusu vardı bir kaç adet, ötesini de umuyordu, büyürdü korkuları zamanla.
Bir tuhaf his vardı bir de geçmek gitmek bilmeyen. Endişeyle, korkuyla yoğrulmuş, hiçlikte savrulan, ama bünyede an an hissedilen, bazen yoğun bazen de hafif hafif, isimsiz bir his. Bazı zamanlar çok aldırıyordu o hisse, üzerinde saatlerce düşünüyor, bazen de düşünecek daha az rahatsız edici şeyler buluyordu. 
Zamanını düşünmeye adıyor, bol bol düşünüyordu. Sonuca ulaşamadan, bazen sadece 'zaman' doldurmak için düşünüyor ve gerçekten de dolduruyordu doldurmak istediği zamanları. Başkasını beceremiyor, sıkılıyordu. En güzel zamanlarını durarak, boş boş bekleyerek, düşünerek ve kafasını göğe kaldırarak geçiyordu. Fonunda bir şarkı da varsa dünyanın o an son bulmasını isterdi. Erse her şey nihayete, o an sorun olmazdı onun için, öyle anlar idealdi sonlara.
Sonra gerçekler dürtüyordu bir köşede, gıdıklayarak sıçratıyordu bedenini. Düşleri de kalıyordu olduğu yerde. Bulacağı şekilde durdururdu.
Zaten gerçeklik hep böyle yapar, hiç ederdi her şeyi.

Gerçekliğe dalardı sonra, aptalca. Yorulur, kafa yorardı epeyce. Gerçeklik içine çekerdi, en içine hem de. Çok sıkılırdı işte öyle zamanlarda, bu kadar boş bir gerçeklikten nefret eder ama mecbur olduğunu da bilirdi. Çabaları, tüm uğraşları aptal gerçeklikler içindi işte. Yapmak istediklerini yapamıyor, sonraya erteliyordu. Sonrası muhakkaktı ya tabi(!) , ertelesindi.
Sıyrılmak gerekirdi ama beceremezdi. Belki bir zaman sonra gerçekliğe o kadar aldırış etmezdi ya da gerçeklikleri bu kadar sıkıcı ve boğucu olmazdı. İhtimalleri vardı gerçekliğe dair de böyle. Ya..... diye bekliyordu. Ya...

Ütopya değildi ki hiç bir istediği, olamazdı. Sadece bir kaç dönüm noktası vardı kendi gerçekliğine dair, ulaşmak istediği o yerlere dair, düşlerine dair, kurtulmak istediği korkularına dair...
Ondandı tahammülü.
Ya da zaman zaman nükseden tahammülsüzlüğü ondandı.

Gerçekliklerini rafa kaldırmıştı işte yine, istediği- sevdiği o dünyadaydı. 
Duruyordu sadece.
Gecenin hareketi ve sesinin nedeni parmakları ve o adamın sesiydi sadece.
Gözlerini kapadığında karşılaştığı vardı bir de, bekliyordu o da yerli yerinde.
Kafasında dönüp duran diğer ideal durumlar vardı.
Varlardı.

... Gerçek ve düş dünyalarından ayrı rüyaları vardı bir de, bambaşka hissettiren o diyarı. Aslen oradaydı tüm gizli kalmış mutlulukları, korkuları, pişmanlıkları, keşkeleri, ah'ları, kızgınlıkları, huzuru...  herşeyi o diyardaydı. Özünde ne olduğunu en iyi orası biliyordu.
En iyi orası hatırlatıyordu kendisine, kendisini.

Belki de bu kadar kafein almamalıydı, fazlasının zararını görüyor olabilirdi.
Muhtemeldi.
Neydi, ne olmuştu ki zaten?
Ne oluyordu?
Boşvermeliydi.
Uyumalıydı sadece. Çok uyumalıydı.
Geçmesi için uyunurdu, uyumuştu hep.

Zaten;

https://www.youtube.com/watch?v=opi4V7ytnas

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder