2 Mart 2014 Pazar

An

Yazı bitirdi. Daha yeni, kışı devirdi. Aslında çoğu yerde aslen devrilmedi. Teoride geldi 'bahar.'
Günler geçti, aylar, mevsimler geçti.
Bazı şeyler geçip giderken onlarla birlikte, sabit kaldı bazıları. Hatta bazıları arttı.
Engel olunamadı azizim.
Olamazdı.

Yorgun ve fazla düşünceli kafası Yaşar Kurt dinleyebiliyordu sadece. Ama nedensiz içinden bir şiirin dizeleri geçiyordu. Geçenlerde o şiirin şarkı hallerini dinlemişti, bir kaç versiyonunu. Ama üstüne farklı çok şarkı dinlemiş, film izlemiş, dışarı çıkmış sözde kafasını dağıtmıştı. Lakin içinde dönüp duran o şiir dizelerini buharlaştıramıyordu. Seviyordu çünkü o şiiri, çok seviyordu.
Apansız gelmişti aklına bu şiir, ve gitmek bilmiyordu.
Apansız geldi diye sızlandığı ve gitmesini beklediği çoğu duygu, çoğu his gibiydi.

Okudu biraz. Biraz değil çok.
Yavaş yavaş okudu, sözcük sözcük. Hece hece hatta.
...

'' Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılacak şey değil
Apansız geliyor aklıma.

Nerdeyse gün doğacaktı,
Herkes gibi kalkacaktınız.
Belki daha uykunuz da vardi,
Geceniz geliyor aklıma.

Sevdiğim çiçek adları gibi
Sevdiğim sokak adları gibi
Bütün sevdiklerimin adları gibi
Adınız geliyor aklıma.

Rahat döşeklerin utanması bundan,
Öpüşürken o dalgınlık bundan,
Tel örgünün deliğinde buluşan,
Parmaklarınız geliyor aklıma.

Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm,
Kahramanlıklar okudum tarihte.
Çağımıza yakışan vakur, sade...
Davranışınız geliyor aklıma.

Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil.
Değil, unutulur şey değil...
Çaresiz geliyor aklıma. ''



Kulağında hala o ses vardı.
Kelimeler, cümleler uçuşuyordu bir de kafasında, loş bir ışıkta.

Seni öldün sandım ruhum. Biliyor musun?

http://www.youtube.com/watch?v=mGulMLEzDNo

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder