7 Mart 2014 Cuma

Homurtu

Boğuyorlar beni. Esasen hepimizi. Fark etmiyor musun azizim? Sen boğulmuyor musun?
Tam kendi kendine gülebilmeyi öğrenirken, alışırken kendine, birden bozmuyorlar mı senin de düzenini? Karıştırmıyorlar mı dünyanı? Hem de gayet legal şekilde karşılaşmıyor musun bunlarla?
Mesela merak ediyorum ben, nasıl dayanıyor insanlar olanlara? O seslere? O söylemelere?O televizyon kanallarına nasıl tahammül ediyorlar? Bazı suratları hala nasıl görebiliyor, nasıl dinleyebiliyorlar?
Nasıl boğulmuyorlar hala? 
Yoksa boğuluyorlar da çaktırmıyorlar mı her zamanki gibi?
Belki azizim. Belki.

***

Soruları bir yana bırakmak istiyor bazı zamanlarda. Ve bırakıyor da. Sıfırlıyor kafasını bütünüyle. Keyfi yerine geliyor, gülüyor hatta. Kendisi de inanamıyor ama, şarkı bile söylüyor bazı anlarda. İçinden değil hem de, sesli. Muhitinden geçenler 'hayırdır?' diyor. Tuhaf karşılanıyor. Ama oluyor bunlar zaman zaman. Lakin tez bozuluyor asabı. Birden.
Bozuyorlar.
Söyleniyor sonra, uçsuz bucaksız söyleniyor. Bu sefer içinden yapıyor.
Şarkı mırıldanmaları içinden, kızmaları içinden, sinirleri içinden, söyleyip isteyip de söyleyemediği her şey içinde dile gelmeye başlıyor.
Ve müthiş bir gürültü, bir güruh...
Başlıyor soruları tekrardan. Tüm müdahalelere rağmen eksik kalmıyor sorular, eksik bırakmıyorlar kendilerini.
Soru olmak istiyor bazı anlarda. Rahatsız etmek. Uyutmamak. Kemirmek.
O soru olmak istedikçe, sorular doluyor kafasına.
Rahatsız oluyor.
Uyumuyor.
Kemiriliyor.

Ağrıtıyorlar ruhunu. Ruhumuzu.
...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder