1 Kasım 2014 Cumartesi

Günlerin hissi

...
Yolda yürürken bazı insanları görmezlikten gelmek istediğim zamanlar olur ve mütemadiyen görmezden gelirim. Çoğu zaman ve çoğunlukla temas kurmak istemem sözlü ya da başka türlü, sevmem. Sevmeye değer görmem çok büyük bir kısımını insanların. 
Ama yine yolda yürürken görmemezliğe gelemem kedileri. Her biriyle göz teması kurar, kendimce selam verir geçerim. Tokalaşırım kimiyle de. 
Ve evet efenim, çoğu kediyi değer bulurum sevmeye. 

Bazı zamanlarda da hiçbir şeyi değer bulmam hiçbir şeye. Sadece huzursuzluk, tedirginlik, sıkkınlık hissederim. Bıkmışlık bir de fazlasıyla.
Ne fark eder? derim, sorarım sık sık. Hiçbir şeyin fark etmeyeceğini düşünürüm hiçbir konuda hiçbir hususta.
Teker teker bütün insanlar, hepsi de gereksiz gelir dünya üzerinde. En çok da ben fazlalıkmışım gibi olur.
Öyle zamanlarda, sevemeyişlerimi abarttığımda, sen zaten ne seversin, diye sitem ederler çok alakasızca bana. Bilmezler benim sevme zamanlarımın olduğunu ve zamanım gelmedikçe öyle herşeyi sevemeyeceğimi onlar gibi.
Düşünürüm sonra, her daim sevebilen insanları. Hiç bıkmayanları. Ama kesinlikle imrenmem de. Onlar da sıkıcı gelir çünkü fazlasıyla gözüme.
Dünya öyle sevgilere boğulacak bir yer değil ulan, diye bağırmak isterim. Bağırırım da ara sıra. Bağırıyormuşcasına.
Bazen de çekinmeden sorarım, neşenin bu sevginin kaynağı nereden kardeş? diye. Oracıkta olmuş bitmiş bir somutlukla cevap verir karşımdaki de. Şaşmam ona.
İnsan, bu, derim. 
Böyle işte.

Yaşamak bu mu? adlı malum sorumu yinelerim.
Mutluluğa neden bulabilme çabası. Eline geçenden veya selam verdiğin bir kediden.
?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder