22 Ekim 2014 Çarşamba

Günlerin isteği

...
Totem yapsam, derdim bazı bazı. Bir gün belirlesem veya bir saat. 'O' zamandan sonrasında herşey bambaşka olsun, istesem. Desem, desem. Sürekli. Değişir mi?

Bir zamanlar bir şeyi çok istediğimde ilahi güce yönelirdim. Sabah ve akşam içimden isteğimi dile getirir, ne gerekiyorsa elimden geldiğince yapardım ilahi güce sempatik görünebilmek için. 
Olmazdı.

Bir şeyler istemeye devam ederken, farklı inançların çizgisine de yöneldim fırsatlar önüme geldikçe. Kiliselerde dilek havuzlarına para attım mesela, azizlerin ruhuna iyi dileklerimi sundum. Etnik bazı mekanların çeşmelerinden sular içtim.

Doğaüstü söylentilere kulak astım kimi zamanlarda da. Falcıları dinledim ciddi ciddi. Şöyle şöyle yaparsan'lara kulak astım çokça. Utanmadan. Zamanımı o kadınların veya tuhaf o adamların dediklerine göre şekillendirdiğim oldu. Sonunda tabi ki bir şey değişmedi. Aptallığımdan başka.

Bir kere de farklı bir şey oldu. 
Hiç bir şey yapmadım. Durdum sadece. İstedim günlerce, haftalarca. Olsun, dedim. Direttim. Kendi kendime istemekten asla vazgeçmedim. 
Ve günler istediğimi getirdi önüme. Çok tuhaf bir şekilde. Secret falan da değildi bence bu. Rastlantıydı besbelli. Ama öylesine dururken gerçekleşmişti işte. Şaşırtmıştı beni daha önce hiç şaşırmadığım kadar. 
Daha sonrasında da ben devam ettim durmaya, hiç bir şey yapmamaya. 
Olacaklar olanlar oluyordu çünkü. Olmayacak olanlar da bir tarafını yırtsan, çıldırsan, delirsen de olmuyordu. Bu kadar saçmaydı her şey. Çok saçma.
Yalandı, iyi şeyler olsun, diye tüm o yapıp etmeler. Yalandı yıldız falları. Yalandı içilen kahvelerde görülenler. Yalandı iyi düşün iyi olsuncuların zırvaladıkları. Yalandı havuza atılan dilekler. Yalandı uçurulan balonlar. Yalandı düşen kirpiğin altta ya da üstte olmasından çıkan anlamlar. Avucumun içindeki çizgiler yalan söylüyordu.
Bir güzel kuşun üstüme pislemesi yalandı.
İskambillerden savrulanlar da.
Dörtbindörtyüzbilmemkaç kere tekrarlananlar da.
Görebilmek için hayırlısını, dileyip uykuya yatmalar da... Daha niceleri işte. Yalandı.
Umudu ayakta tutabilmek içindi belki de tüm bu uydurmalar. Başarılı da olmuşlardı kimilerince, kimileri üzerinde.

Ve bence de, insan ayakta kalabilmek için, umutlarını hala dinç tutabilmek için yanaşıyordu tüm bunlara. Yanaşsınlardı. Bazılarının tek dayanağı bunlardı çünkü.
Onlara dayanak lazımdı. Esasen herkese.
Bir şekilde, dayanmak isteyenlere.
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder