14 Ekim 2014 Salı

Günlerin gecesi

...
Hiçbir şey başaramadığın günlerin gecesi sıkıntılıdır. Bilir mi insanlar? Bilmem ben. 
Pek bir şey başardığım olmamıştır önceden. Elle tutulur, gözle görülür hani 'vay be' dedirten cinsten şeyler işte, olmamıştır. Bana göre.
Başkalarına göre ise vardır bir kaç başarım. Bazı büyüklerim çok başarılı olduğumu bile sanarlar. Ben üzülürüm onlara. Belli etmem.
Başarı nedir ki abiler, ablalar? diyemem. Ulan göreceli işte sandığınız her durum, diyemem. Hadi ordan ahali, hiç diyemem. 
Ben birkaç madalyayı, alınan hehü belgelerini, geldiğim noktayı başarı sanamam, sonunda bir gece vakti kendimi deli deli yazmalara veriyorsam. Günde on küsur dizi bölümü izliyorsam. Haftada birkaç günün birkaç anı zar zor gülümsüyorsam. Dağılmış suratımı toplayamıyorsam. Kendi kendimle konuşur,dertleşir, kavga eder olduysam. Gece gündüz olan bitene lanetler okuyorsam. Vaktimi keyiflendiren burçlara, kahve-papatya-iskambil fallarına ve daha nice zımbırtıya inancımı kaybettiysem. Vazgeçtiysem beni az biraz ferahlatan her şeyden. Her yeni güne 'Yine mi?' diye söverek başlıyorsam... Ve işte kimbilir ne zamandır böyleysem, geldiğim noktaya tabiki başarı diyemem. Yapamam bunu, kandıramam kendimi. Herkes gibi.

Ve işte hiçbir şey başaramadığın günlerin, haftaların hatta yılların geceleri tam da böyledir. Bu gece gibi.
Böyle:
Çok yağmurlu bir günde sele, çamura, boka bulanmış semtin dar, ara, karanlık sokakları gibi.

Velhasıl kelam; insan kendini kandırmalıdır, derim ben daha çekilebilir kılmak için şu çekilmez dünyayı. Kendim beceremesem de. Kandırabilmelidir diğerleri. 
Başaramıyorsa da kendini kabul etmelidir insan, olduğu gibi.

Sonrası delilik, güzellik mi? Benim gibi?
.
http://www.youtube.com/watch?v=IgFZcURIrSY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder