31 Ağustos 2013 Cumartesi

Ağustos'ları da severim Temmuz'lar kadar.

Yaz çocuğu tabiri vardır ya hani, bende onlardanım sanırım. Severim yazları.. Ne kadar bunaltsalar, nemden boğsalar da severim işte.
Ve sevmem yağmuru, çamuru.
En çok da sonbaharı malzeme yapıp hüzünden ölenleri sevmem.
Sonbaharı daha çok severim öylelerinden. Sarıdır, sakindir, acınasıdır çünkü.
Ölümü hatırlatır.. doğanın ölümünü. Ve beraberinde bir o kadar da yaşamak, der anlayana.
Tezatları birlikte var eden mevsimdir. Hüznüne çok kapılmadan yaşamak gerekir.
Yağmurlu günlerinde de elinde kahve ve kitabınla evinden çıkmayarak, şöyle pencere kenarında oturarak yaşamak.. Sonbaharın öylesini severim, öylesi sevilir zaten.

Ama Ağustos diyorum ben işte herşey bir yana, bitmeseydi.
Zaten anlaşılmayan bir yazın ne güzel zamanlarıydı ama hemen bitiverdi. Yine gelir elbet, gelecektir biliyorum ama bazen devamını bildiğin şeyler de sıkıntı verir insana.
Sanırım verdi de bana.
Ya da şehrin sonbaharından uzak kaldığımdandır bu sıkıntı. Bilemiyorum.
Dört sene farklı sonbaharlar yaşadım çünkü, benzemezlerdi birbirlerine. 
Ama bu sonbahar onlardan da ayrılacak gibi epey, başka bir sonbahar olacak sanki.

Ve biterken başlamalı hayat,
Yaz biterken sonbaharın başlaması gibi.
Neresinden bakarsak biraz da olsa hüzün kokuyor gibi bu zamanlar,
Yakalandık!

Yılın son yaz günü.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder