24 Ağustos 2013 Cumartesi

Rüyalar gerçek olsa mı?

Çok rüya görürüm. Bazen de hiç. Hiç görmediğimde daha mı mutlu olurum daha mı rahat daha kestiremedim. Sadece kafamdaki boşluk büyür gibi gelir rüyasız geceler sonrası.
O yüzden görmek isterim, iyi ya da kötü. Uzun ya da kısa. Karmaşık ya da sade. Saçma ya da gerçekçi. Göreyim derim, göreyim gitsin.
Ve genellikle de görürüm.
Bazılarını uyandığım an unuturum, bazıları ise günümü hatta o haftamı bunaltabilir. O derece etkiler, içten sarsar.
Ama onları bile severim.
Yaşadığımı hatırlatırlar bana. Dedim ya sarsarlar çünkü.

Bazı rüyalar da uyumamışım gibi hissettirir. Yoğun ağrılarla güne başlatır.
Sabah mahmurluğu suratsızlığına rüyanın bünyeye etkisi de eklenince çok çekilir bir insan olmam, olamam.
Sonra düşünürüm, 'ulen bilinçaltı..' derim, nelere kadirsin. 
Büyük oyunlar oynar bilinçaltım, tehlikeli oyunlar.
Yapma etme'yi de dinlemez hazretleri. Yapacağını yapar.



Ve bazı rüyalar sonrası deli bir film kahramanı güzel çocuk Stephane gelir aklıma. Onun kafasına bürünür kafam. Ayırt edemez. Rüya mı gerçek mi karmaşasına düşer aklım. 
Sonra güler geçerim hallerime, hallerimize.
Ne güzel oynar kerata derim.
Eklerim, teşekkürler Michel Gondry.




''Beyin evrendeki en karmaşık şeydir. Burnun tam arkasında bulunur.''



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder