23 Nisan 2014 Çarşamba

Çocuk

Çocuktu. Uçurtmaları severdi her çocuk gibi. Dedesinin öğrettiği gibi kağıttan uçurtmalar yapmaya çalışır, beceremez, dedesine kağıttan uçurtmalar yaptırır uçurmaya çalışırdı peşi sıra. Boşluk ve yeşillik bir alana gider koştururdu rüzgarla. Tabi o zamanlar boşluk ve yeşillik alanlar vardı. Çocuktu...

Çocuktu. Kağıttan gemiler yapar, su dolu kapta yüzdürmeye çalışırdı. Gemisi gemiye benzemediğinden yüzmezdi tabi. Dedesine kağıttan gemiler yaptırır, su dolu kapta yüzdürür, sonra da mutlu olurdu. Çocuktu...

Çocuktu. Pazarları iple çeker, annesinin onu ve kardeşini parka sonra da dondurma yemeye götüreceği günü çok sever hemen gelsin isterdi. Bacakları sıcaktan yanana kadar kaydıraktan kayar, annesi yorulana kadar da salıncakta sallanır, haftanın en güzel gününü yaşardı. Çocuktu...

Çocuktu. Boyama kitaplarını incelikle boyardı. Hiç taşsın istemez, taşınca da silgilerle, olan kuvvetiyle taşan boyayı çıkartmaya çalışır, çok mühimmiş gibi uğraşır durur, yorulur ama mutlu olurdu güzelce boyadım diye. Çocuktu...

Çocuktu. Komşu teyzelere ekmek almaya gider, işe yarıyormuş gibi hissederdi kendini.

Çocuktu. Her övüldüğünde utanır, kaçacak yer arardı.

Çocuktu. Rüyalarını hep gerçek sanardı ya da bir gün gerçekleşecek o rüyalar diye beklerdi.

Çocuktu. Papatyalardan taçlar yapar, bulduğu her çiçekten güzel buket hazırlar çok da önemli olmayan günlerde annesine çiçekli sürprizler yapardı.

Çocuktu. Babasının çok çalışmasına kızar, sonra da üzülürdü.

Çocuktu. Sokakta hayvanların yaşamasını dert edinir, barınak yapmak için bahçede kutular, tahtalar biriktirirdi.

Çocuktu. Pamuk şeker ve kağıt helva severdi en çok. Lolipop sonra, daha sonralarda da hamburger severdi hepsinden çok. Ve beraberindeki kurmalı oyuncakları.

Çocuktu. Balkon parmaklıklarının arasına kafasını sıkıştırır, düğmeleri ağzına alır yutar, bisikletten düşer, bisikletle ağaçlara ve duvarlara girerdi. Canı yanardı, canını yakardı.
...

Çocuktu, hala çocuk'tu.  Öyle der öyle sanardı, 'En büyük çocukluğu büyümekle yaptık' diyenlere hak vermediği zamanlarda.
Ara sıra çocuktu belki de. Büyümüş bir çocuktu ya da. 
Her zaman değilse bile bazı günlerde çocuk olurdu, çocuk olmalıydı herkes. Bir durup çocukluğuna sonra da yanı başındaki herhangi bir çocuğa bakmalıydı.
Bir bakıp düşünmeliydi.
Çocukları.
Yitip giden ufakları.
Melek olanları.
Diğer 'çocukluk nedir bilmeyenleri' ...

Ve her sene dediği gibi yine diyecekti çok içten: 'Dünya en çok çocuklara kalmalı, çocukluk nedir bilenlere bir de.'
...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder