7 Nisan 2014 Pazartesi

Bir diyar

Bir yer vardı, bir arazi.
Boylu boyuna, epey büyükçe bir alan.
Çevresi ormana bakan...
Yaklaşırken çiçek kokuyor, rengarenk çiçekler göz alıyordu.
Çok fazla çiçek vardı orada, çok tür çiçek.
Ve çok fazla da acı.
Gözyaşı.
Kabristan diyorlardı bazıları adına ya da mezarlık.
Unutulmuşlar ve unutulacaklar diyarı, nam-ı değer.

'Yürümeye çıkalım, biraz kafan dağılsın' diye çıkarmışlardı onu akşamüzeri. 'Belki dedene uğrarız?' demişlerdi. Pek iç açıcı olmayacağını o cümleden sonra ne kadar anlasa da onay vermiş, çıkılmıştı yola. 
Yürümüşlerdi epeyce. Yokuş yukarı hem de. Sokaklarda hala oynayan çocuklar, yeşillenen bahçeler, yenilenmiş dış cepheler dikkat çekiyordu. 
O yere yaklaştıklarında çiçek kokusu dolmaya başladı burnuna.
Gül, papatya, zambak, leylak ve daha bilmediği onlarca çiçeğin kokusu... Bir taraf çiçeklerle bezenmiş, yeşillikler içinde ve biraz insanlıyken diğer taraf yalnızlığına terk edilmiş, toprakları çatlamış- göçmüş, ürkütücü ve kimsesizdi. Nedeni açıktı. Bir tarafta yaklaşık on sene ve öncesinde kaybedilenler, diğer tarafta ise daha üç beş sene öncesi, yakınlarda kaybedilenler ikamet ediyordu. Bir tarafın çiçek bahçesi diğer tarafın hüzün bölgesi olmasının nedeni besbelli buydu.
İnsanlar zamanında değerini anlamadıklarının toprağını çiçeklerle dolduruyor, günah çıkarıyor vicdan rahatlatıyorlardı. Gölgede kalsın o beyaz taşlar diye ağaç dikiyorlar, kurumasın, üzerinde yabani ot bitmesin diye o küçücük alanı belki de içindekine bakmadıkları kadar iyi bakıyorlardı.

O ise, mezarlıklarda böylesi gözlemler yapmadan duramıyor, çıkarımlarını kendine saklıyor, izliyordu sadece.
Korkunç bir sessizlik de vardı mesela orada, daha önce çok da tanık olmadığı, sadece kuş seslerinin olduğu bir sessizlik.
Ziyarete gelenlerin içi hüzünle beraber tuhaf bir huzur da buluyordu o sessizlikte. Garipti.
Toprak altında binlerce yitip gitmiş, üzerilerinde rengarenk çiçekler, kafasında bin bir düşünceyle gelen ziyaretçiler, mezar taşlarına yazılmış Ahmet Kaya şarkısının sözleri, göçüp gidenin boydan ya da vesikalık resimleri, şiirler, dokunaklı sözler, tarihler, doğumlar-... 
Hepsi garipti. Garip gelmişti bugün.

Garip gelmeyen tek şey vardı, 'ortak acı.'
Kimi annesini, kimi babasını, kimi kızını-oğlunu, kocasını kimi, sevdiğini, kimi dedesini kaybetmişti hiç beklemediği bir zamanda. Hepsinin de kaybettiği en kıymetlisiydi muhakkak.
İnsanlar demekki zaman zaman ortak payda da bir araya gelebiliyordu. Ama vaktin geç olduğu zamanlara denk geliyordu bu.
Acıydı tüm olan biten.
Surattaki ifadeler, anlatılmak istenenler, anlatılamayanlar ama gözlerden anlaşılanlar...
Acıydı.
Ve kıymetsizdi o acı haricindeki her şey.

Unutulmuşların ve elbette unutulacakların o diyarı çiçek kokuyordu bugün.
Bahar kokuyordu.
Gelmişti oraya da.
...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder