11 Mayıs 2014 Pazar

Kusur

... Kördü o genç. 
Maviyi anlat bana, dedi sadece.
Düşündü kız, uzunca düşündü. Bulamadı, bulamazdı da. 
Nasıl anlatılırdı uçsuz bucaksız denizi?
Gök nasıl anlatılırdı?
Çocukların tekmelediği topun rengi,
Üstündeki tişörtünü betimleyen o sıfat nasıl anlatılırdı?
Ya gözler?
Nasıl anlatılırdı o kör gence?

Anlatamadı.
Anlatmayı denemedi bile.
Midesi acıdı fazlaca, içi acıdı.
Anlatamadı.
Anlatamayacaktı da sonralarda. Öyle seziyordu.
Ve en önemlisi de istemiyordu anlatmak.
Elbet rengini bulacak ve sonra görecekti herkes.
Zamanını beklemesini önerdi gence. Zaman mühim dedi.
Renkler ise karışık.

Mavi ise karmakarışıktı.
Belki de öğrenmemesi daha iyiydi.

Sonra bazılarının da asla öğrenemeyeceğini, göremeyeceğini, bilemeyeceğini  düşündü kız. Ne acı, dedi.
Ne acı.
Bazıları sadece karanlığı bilecek, karanlığı sevecekti.
Maviler düş kalacaktı.
Ve kırmızılar. Ve diğerleri...
Aslında en güzel halleri de düşlerde idi.
Ötesi kusurdu.

Ve, evet. Kusurlara da bakılmamalıydı bu diyarda.
Herkes kendi dünyasının kusuruydu biraz, sonuçta.
...
http://www.youtube.com/watch?v=MhnpWOTbpDA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder