2 Şubat 2014 Pazar

Siyah-beyaz

'' Ben her türlü yaşarım onu'' dedi kendinden emin. ''Gün parlarken gözüme gökyüzüne bakarım uzanıp.
Ya da Ege'de, Akdeniz, Karadeniz veyahut Marmara'da görürüm.
Değilsem kıyılarda Fırat ya da Dicle'de bulurum onu, belki başka akan sularda, çaylarda, çağlayanlarda...
Olmazsa bir şarkı dinlerim.
Film izlerim belki bir.
O da mı olmadı okurum, yine yaşarım onu.'' diye devam etti.
Kararlıydı epey.
Bir arkadaşı ''sen zaten mavisin'' demişti, bu çaban neden? Ufak duraksamalardan sonra cevap verebilmişti. Çünkü kendisi mavi değildi, hiç olmamış ya da düşünmemişti o şekilde.
Arkadaşı sürdürmüştü, '' Yoksa gittiğin, gideceğin yerde, bulamazsan maviyi, sen olursun. Maviler eksiktir belki, tamamlarsın.'' 
Hoşuna gitmişti bu bakış açısı. Pek ala tamamlayabilirdi eksiklikleri. 
İsterlerse, tabii, diye düşündü. Gülümseyebilmişti belli belirsiz.
Derken, bir balon görmüştü hızla uçup giden, mavi.
Uçmuyor belki de kaçıyordu.
Kim bilir neden?
***

Bazıları geçmişiyle yaşıyordu, belki biraz da bugünle. O kadar.
Anıları olmasa bir hiç, diyebileceği insanlar vardı çevresinde. Acıklıydı vaziyetleri. Üzülüyordu. 
Anılar olmadan yaşanmazdı ama sürekli onlarla da yaşanmıyordu. Somut örneklerle görüyordu, tastikliyordu düşüncesini.
Birazcık unutabilseler istedi, çok az. 
Heba oluyordu çünkü bugün, yarın da olacaktı muhtemelen. Geçmişin acıları acıtmaya devam edecek, kızgınlıkları hala daha harap bitap düşürecekti kafaları geçen her şeye karşı.
Kadınlar unutmuyordu işte, bu lanetleriydi onların, ama unutsalardı...

Ve fotoğraflar,
Siyah-beyaz...
Bazı saklananları yakılmalı, bazıları ise çerçeveletip asılmalıydı,
Ki öyle de yapıyordu kadınlardan bazıları.

Bazıları da  bunu dinlerdi, 
Dinler miydi?
http://www.youtube.com/watch?v=Xm98K2Y6ZSA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder