10 Ocak 2015 Cumartesi

Günlerin tükenenleri

...
Sürekli konuşmak zorunda, anlatmak zorunda olduğum, sorular ve cevaplar arasında debelenip durduğum bir mesleği seçmem ve yapmaya çalışmam. 
Ne kadar doğru bir karar, ne kadar doğru bir seçim, diye sorup dururum kendime. Konuşmaya, anlatmaya, cevaplamaya takat bulamadığım günlerde...

Zaten daha çok dinleyici olarak benliğini oluşturmuş bir bünye, iş icabı konuşuyor gibi olmaz mı böyle bir durumda? 
Düşünüyorum işte. Öyle oluyor gibi geliyor. 
Konuşmak, anlatmak istemiyorum kimseye. Kendimi, halimi, koca kafamdakileri. Anlatmak zorunda olduklarım kafi geliyor. Gelmeli, diye düşünüyorum.
Sustuklarım, suskunluklarımın beni daha derin bir sessizliğe bağladığının farkına varıyorum git gide. 
Konuşacak şeyleri bitirdiğimi, biliyorum. Bitti.
Konuştum, konuştuk, bitti, diyorum. Daha fazlasını istemiyorum da anlatırlarsa elbette dinlerim, diye ekliyorum. Anlatsınlar istiyorum aslında çoğu zamanlarda da.
Çünkü kimsenin anlatacağının bittiğini sanmıyorum. Öyle çok konuşmalarından bunu çıkarıyorum. Dinlemeye geçiyorum. 
Dinliyorum. Kimseye anlatılmayanları, anlatmaya cesaret edilemeyenleri, laf olsun diye yapılan gevezelikleri...

Dinlerken içimden geçiriyorum bir yandan da. Bir zamanlar nasıl da hevesli konuştuğumu, anlattığımı, dilimi damağımı kuruttuğumu; nasıl vazgeçtiğimi düşünüyorum tüm bunlardan. Neden ve niçin tükettiğimi laflarımı. 
Her şeye bir şekilde cevap buluyorum da, kendime bulamıyorum.
İnsanın kendini tatmin edecek cevaplar üretememesini saçma buluyorum. Nasıl oluyor da, diyorum. Nasıl?

Ve bir de, çok konuşmak isteyip de, konuşacak şeyler bulamadığım günleri hatırlıyorum. Can çekişmelerimi, o anların sıkıntılarını hissediyor, derin sessizliğini duyuyorum içimde bir yerlerde. Bir garip huzurlu geliyor o anılar. Tuhaf. 
Hatırımda olmaları hala, mutlu ediyor sanki. Yüzümü güldürmese de içimi gülümsetiyor. İçimi görüyorum.
...
Şarkı çalıyor, içinde kedilerin, kuşların, çekik gözlerin geçtiği.. Ben her harfe sakin sakin dokunmaya devam ediyorum. Yüzüme vuran sıcak eşliğinde dinliyorum, içimi konuşturuyorum. 

Keşke diyorum, hayıflanıyorum. 
''...Konuşacak hiçbir şey bulamazsak senin çekik gözlerinden konuşalım.'' cümlesini duyunca.
http://www.youtube.com/watch?v=ElHUrlPTg-g

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder