14 Aralık 2014 Pazar

Günlerin umutsuzları

...
Herkes umutsuz bu zamanda.
Kimi çocuğundan yana, kimi geleceğinden. 
Kimi bir işe giremeyeceğinden, kimi elindeki işinden.
Kimi yanıbaşındaki sevdiğinden, kimi asla sevemeyeceğinden.
Kimi gireceği bilmemkaç tane sınavdan, kimi de artık girmeyeceği o ıvır zıvırlıklardan.
Sonuçlardan umutsuz kimi, kimi başlayıp devamının gelmeyeceğinden.
Kimi çok korktuğu için, kimi de korkusuz görünebilmekten.
Bazıları yaşayacağı ömürden umutsuz, bazıları da daha fazla yaşayamayacağından.
Hiçbir şey değişmediği için umutsuz kimisi, kimisi de her şey çabucak değişip gittiği için.
...

Umutsuzluk modern zamanların salgın hastalığı gibi şimdilerde. Bir bakılınca çevreye, insanlara; biraz konuşunca, sohbet edince öyle net görülüyor ve anlaşılıyor ki.
Umutsuzluklarına yoldaş oluyorlar insanlar bir süre sonra. Ve mutsuzluklarına.

Bir tanesi umut etmekten vazgeçse de, karşısındakine umutlu ol diyor mesela. Başka türlüsü güç.
Komik geliyor bana. Bunca umutsuz arasında, umutla devam etmek aslında asıl güç, demek istiyorum. Demiyorum. Susuyorum.
Öyle tabi, diyorum. 
Çünkü herkes umutluymuş rolü yapıyor ya da öylesini istiyor.
Ama olmuyor. Olamıyor. Umut etmek işkenceyi uzatıyor. 
Farkına varanlar umutsuzluklarına alışıyor, varmayanlar acı içinde kıvranıyor ya da kıvranacağı zamanı bekliyorlar bihaber.
Söylemiyor kimse kimseye. Umut etmenin haybeye olduğunu.
Suçlamak mı gerek, diyorum onları, yoksa tebrik mi etmeli. Karar veremiyorum.
İnsanların elinde ya sadece o umutları kaldıysa, diyorum. Susuyorum kendimce bir umut eden gördüğümde. Zoraki gülümsüyorum ve acı, kendimce.
Umarım, diyebiliyorum sadece.
UMARIM.
.

2 yorum:

  1. insan tüm o saydığın umutsuzlukları görebilmeli, evet, ama bunları tersine çevirmek için de azimli olmalı aynı zamanda, değil mi? shakespeare'in oyunları nasıl kategorize edilir bilirsin, sonunda düğün varsa komedyadır ya da sonunda cenaze varsa tragedyadır. bizim yaşadığımız günler de bu yüzden tragedya sayılabilir, çünkü herkesinki sonuçta aynı şekilde biter. sonunda düğün olsaydı eskisi gibi gökyüzüne bakınca "cennet orada" denirdi, ama şimdilerde insanın içindeki umut sadece "uzay" diye baktığı gökte atmosfere giren bir göktaşının yanarken çıkardığı izi seyredip o kısacık sürede tutabildiği bir dilek kadar.

    YanıtlaSil
  2. Dediğiniz gibi yaşadığımız günler besbelli tragedya. Son belli ve tek. Bu sebepten belki de türlü türlü umutsuzluklar için çabalamak manasız geliyor. Ama ara sıra. Hep olursa fena.
    Ve evet, çoğu insanın umudu sonda anlattığınız o durumdaki gibi, kısacık sürelerde ve kısıtlı şekillerde gerçekleşiyor. Ondan kızılmıyor da o umutlulara. Tarafımdan izleniliyor öylece, yer alıyorlar düşüncelerimde.

    YanıtlaSil