6 Aralık 2014 Cumartesi

Günlerin haftasonu

...
Ne zaman mutlu olur insan? Zamanı nedir, nasıldır, ne gereklidir?
Durup dururken 'Ne oluyor?' ve 'Ben ne yapıyorum?' diye sorup etmeler ne zaman ve ne şekilde tükenir? 

İnsan bir şeylere sahip olabilir. Bir işe, bir tür düzene, idare eden bir sağlıklı vücuda, bomboş bir haftasonu tatiline, onu seven ve düşünen bir kaç insana... Sahiptir herkes bir şekilde bir şeylere. Ama mutlu mudur o şeylikleriyle? 
Gerçekten mutluluk nedir? Nasıl biter can sıkkınlıkları? Düştüğü dünyayı yadırgamama hali, ruhiyeti ne zaman sona erer?
Bir gri cumartesi günü, nasıl olur da melankoliye düşmez bir ademoğlu? Neden düşmez, düşünmez, neden görmez, nasıl duymaz, nasıl hissetmez burnu iğrenç kokusunu dünyanın?

Ve neden mutlu olmak istemez insan? Ya da istese başarabilir mi bunu? İstemekle mi ilgilidir? Yoksa yolu hiç mi mutluluktan geçmeyecektir? Hep mi yabancı kalacaktır? Uzaktan tuhaf bir tiksinti ile bakacaktır 'mutlu' hissedenlere?

Karışık işte. Ve anlamsız gibi de epeyce. 

İmkansız bir de. En çok imkansız belki de. Çevrede onca mutsuz varken, mutsuzlukları git gide artarken, artacakken ve besbelli ortadayken bunlar... 
Mutlu olmak imkansız bir vicdana sahipsen. 
Ve az deli bir akılla yönetiliyorsa bünyen.

Ve ben,
Ve feza,
Ve işte her bi şey,
Grilikten sıkılmış simsiyaha özenen bir cumartesi günü gibi sıkkınlığı gibi.
Soğuk, bulanık, karmakarışık.
Susulası. 
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder