23 Eylül 2014 Salı

Ya da

...
İlk olarak jokey olmak istemişti küçük kız. Atları severdi.
Sonrasında uçmayı da sevdiğini düşündü; yüksekleri, uzakları, gitmeleri sevdiğini. Hostes olmak istedi. Belki de tanıdık Hostes Çiğdem Hanım etkilemişti bu konuda kızı, fark etmeden model olmuştu. 
Son çocukluk döneminde evreni kendince sorgulamaya başlayan kız, araştırdı, okudu, sordu, soruşturdu. Evrenin yaşını öğrendi. Çok şaşırdı. Daha ne kadar yaşayacağını sordu, cevaplardan tatmin olmadı. Araştırmaya devam etti. Yuri Gagarin ile tanıştı sonra. Hayran kaldı yaptığına. Onun gibi olmak istedi. Kozmonot ya da astronot.
Yüksekleşiyordu hayalleri, uçlaşıyordu.
Lise yıllarında arkeolog olabilirim, düşüncesi sardı kafasını. İzlediği filmler, diziler; okuduğu kitaplar yönlendirmişti onu o düşünceye. Belki de sevdiği bir kaç öğretmeni. Kimsenin bilmediği şeyleri bilmek, görmek, öğretmek arzusundandı bu hayalleri esasen. Sonralarda fark etti.
Öğretmek arzusuydu bu, evet.

Ya da' larını hatırladı sonra. Ne olacaksın büyüyünce?, diye sorduklarında;
Jokey ya da öğretmen,
Hostes ya da öğretmen,
Astronot ya da öğretmen,
Arkeolog ya da öğretmen, diye cevapladığını.
... 
Ya da 'sı öğretmenlik olmuştu hep. Küçük bir kızken de, kendini bildikten sonra da öyle olmaya devam etmişti. 
Bir yanı uçarı hayalleri ile dolu iken, diğer yanı tam bir standart, garantici insan kafası mıydı?

Ya da'sı aslında hayallerinin bile özüydü. Fark ediyordu artık bunu çok net.
Üzüldü o kıza istemsizce, üzülüyordu. 
Hayalleri ilk planda olmuştu çünkü hep. Ama uğraşlarının nihayetinde ya da'sı olacaktı. 
Ya da'sı da hayali değil miydi esasen? 

Öyle hayal olur mu, derdi duyanlar azbuçuk dalga geçerek. Aldırmazdı. 
En gerçekçi hayaliydi bu. Besbelli. 
Ahir ömründe, en azından, hayal ettiği bir şeyi gerçekleştirecekti.
Gerçekleştirmeliydi.
Gerçekleştirdi.

Şimdi biraz öğretmendi ya da hiçbir şey.

Ya da;
...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder