8 Eylül 2014 Pazartesi

Anlam

...
Ben anlamam kedi sevmeyen insanları. Bir de bilmemne burcu diye maviye tahammülü olmayanları.
Aslında daha nicelerini de anlamam.
Şiir sevmeyenleri mesela. Kitap okuyanlarla dalga geçenleri.
Kendine özel yaşamayı beceremeyenleri.
Gösteriş budalalarını.
Gizlenme çabası içinde olanları da anlamam ben. 
Kendi halinde yaşama çabası içine giren insancıkların hayatlarına çomak sokanları da anlamam.
Sürekli bağıranları.
Hep susanları.
Kaskatı kesilip kalmışları.
Minicik tebessüm kırıntısı bile kalmamış suratları.
Sürekli coşkulu yaşayan zibidileri.
Hiçbir şeyi takmayanları, benden sonrası tufancıları.
Naiflik nedir bilmeyen ayıoğluayıları.
Homofobikleri.
Feministleri.
Aklı hep bi yerinde takılı kalmışları.
Uçan kuşa sövenleri.
Düşen çocuğuna bir tokat atıp bağıran anaları.
Her şeye rağmen  her düşüşünce 'annee..' diye ağlayan veletleri.
Fazla özlem çekenleri.
Hasretinden ölenleri.
Aşk sarhoşu olmuşları.
Motoru bir türlü soğumayanları.
Her ota burnunu sokanları.
Beş para etmez siyasetçileri. 
1 senelik mezundan elli yıllık deneyim isteyen işverenleri.
Adam kayırıcıları.
Göründüğü gibi olmayanları.
Olduğu gibi görünmeye kanırtan faydasızları...
Ve daha niceleri dedim ya işte, anlamam. Anlamak istemem belki de.

Anlamayınca da sevemem nihayetinde. Sevmem.
Biriktiririm sevmediklerimi. Sevemeyeceklerimi.

Birikirler, birikirler. Dağ olurlar sonra hepsi.
Korkarım sevmediklerimden, daha da sevemeyeceklerimden korkarım.
Kalabalıklaşırlar çünkü. Çok kalabalık olurlar.
Sevgisizliğim sevgilerimi de alır götürür. Götürmese de bir yere sindirir.
Sevemem artık eskisi gibi şeyleri, kimseyi, her şeyi.
Geçmişimdeki, özünde insan iyidirciliği oynayan ben'i. Bile.
Sevmiyorum gibi. 

Bilmiyorum. 
Ve,
ANLAMIYORUM geçip gideni.
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder